Bu yazıda size Kula ve çevresine yaptığımız geziyi anlatmak istiyoruz. Kula Manisa’ya bağlı bir ilçe. Kula’da volkanik bir jeopark bulunuyor. Volkanik olmasından anlayacağınız gibi jeopark içinde sönmüş volkanlar var. Bu volkanlardan zamanında akan lavlar geniş bir alana yayılıyor, lavlar arasında trekking parkları içinde yürüyebiliyorsunuz. Jeolojik parkın içinde volkanik özelliğine bağlı olarak peri bacaları, İzlanda’dakine benzer bazalt sütunları ve volkanik topraklara özel şarap bağları var. Bunun dışında bölgede M.Ö önce yaşayan ilk insanların ayak izleri, Lidyalıların piramitleri antik yunan tapınakları ve Bizans’tan şehir mirasları, geleneksel Türk ve Rum mahalleri var. Yani anlayacağınız varda var .. Anlatmaya başlıyorum hazır olun..
Yanık Ülke
Kula bölgesi bir çok yerde Yanık Ülke olarak anılıyor. Bunun sebebi vakti zamanında Amasyalı antik coğrafyacı Strabon tarafından incelemiş olması. Starbon incelmeleri sonucunda Kula’yı şöyle tarif etmiş: ‘Toprağın yüzü küllerle kaplıdır, sanki yangından olmuş gibi siyah renktedir’ Ve demiş ki buranın adı Katakekaumene yani Yanık Ülke olsun..
Yanık Ülke’de topraklar volkanik karakterli, killi organik madde ve besin elementleri açısından oldukça zengin karakterli. Teruar olarakta İtalya Etna Yanardağ bölgesi teruarı ile aynı. Bu durum bölgeye özgü üzümlerin yetiştirilmesine olanak tanıyor. Bu bölgede üzümlerden üretilen Strabon ve Cataratto şaraplarını deneyebilirsiniz. Bunun içinde Yanık Ülke Villa Estet’e gidebilir gitmişken burada konaklayabilirsiniz. Açıkçası otel çok güzel dekore edilmiş, Toskana bağlarını artmıyor ancak hizmet açısından biraz kusurlu..
Kula Volkanları ve Jeoparkı
Jeopark yaklaşık 1800 km2 bir alana yayılıyor. 2013’de Avrupa’nın ilk ve tek UNESCO Jeoparklar Ağı üyesi ilan edilmiş. Park volkanik özellikli jeolojik bir yapıya sahip olması nedeniyle içinde bazalt sütunları, peri bacaları, lav akıntılarından oluşan treking alanları barındırıyor.
Kula Volkanik Jeopark’ında Türkiye’nin en genç ve en yaşlı volkanları bir arada bulunuyor. Bölgedeki volkanların en son 10-12 bin yıl önce patladığı tahmin ediliyor. Dilvit ve Sandal yanardağları çevresinde mükemmel trekking parkları var. Lav akıntılarının içinde yürümek için Dilvit, volkanın tepesine tırmanmak için ise Sandal’a gitmelisiniz.
Bu trekking parklarının içinde ilk insanların ayak izleri var. Lav akıntıları arasında izleri kalmış.
Bu pek değerli park antik çağlardan beri bizden başka herkesin ilgisini çekmiş İngilizi, Amerikalısı, Kanadalısı araştırmalar yapmış, yayınlar yayınlamışlar. Sonunda nasıl olduysa bizimde ilgimizi çekmiş parkın tanıtımı için bazı güzel çalışmalar var başlamış ama henüz çok yetersiz. Özelikle tabelalarda çok büyük sıkıntı var. Bu durum sürekli kaybolmanıza sebep oluyor. Google Maps sizi olmadık yerlere götürüyor ama biz duruma müdahale edip hepsinin yerini haritada sizin için düzelttik!
Peri Bacaları
Peri bacaları da anlatacağım diğer her şey gibi jeoparkın içinde yer alıyor. Kapadokya’daki peri bacalarından farklı yapıları var. Oradaki kadar büyük ve belirgin değiller ama çok güzel manzaralara sahipler giderseniz mutlaka görmeniz gerekir ama arabayla gitmelisiniz çünkü çok geniş bir alana yayılıyorlar.
Taşyaran Vadisi
Instagram’ın en popüler rotası olan Taşyaran vadisi bu kadar popüler olmayı kesinlikle hak ediyor zira enfes bir manzarası var. Ancak yaz döneminde sular kuruyor en güzel hali için sanırım ilkbaharı beklemek lazım. Bu fotoğraflar Ekim ayından!
Antik çağ
Gelelim bölgenin antik miraslarına Kula ve çevresi yalnızca volkanik özelikler taşımıyor. Bölgede Lidyalılardan, Bizans’a bir çok antik mirasa sahip Sardes Antik Kent’inin geçmişi Demir çağ’ın izlerini taşıyor. Sardes Lidyalılara, Perslere, Romalılara ve Bizanslılara ev sahipliği yapmıştır.. Ünlü tarihçi Herodut notlarında Sardes’in kentin Herkül’ün oğlları tarafından kurulduğuna dair notlar almış bu bakımdan mitolojik bir hikayeside var.
Lidyalılar Parayı Sardes’te İcat Etti!
Sardesliler altını gümüşten ayırmanın sırrını keşfettiler ve böylece daha önce hiç bilinmeyen saflıkta her iki metali de üretmeyi başardılar. Bu ekonomik bir devrimdi çünkü o zamana kadar hiç kimse ticarette kullanılan külçelerin ne kadarı altın ne kadarı gümüş bilemiyordu. Sardes bu sayede saf altın ve saf gümüş sikkeler basmaya başladı. Bu sikkeler dünyanın her yerinde güvenle kullanılabilen sikkeler oldular. Bu devrim Sardes’i Karun kadar zengin yaptı ve Sardis modern paranın basıldığı yer olarak kabul edildi. (Bu imada da anlayacağınız gibi Karun o dönemde Lidya’nın kralıydı.)
Şehir büyük bir depremde yıkılıp tekrar yapıldı, ancak Bizans İmparatorluğu’nun başkentini Konstantinapolis’e taşımasıyla gözden düşmeye başladı ve Moğul istilasına uğramaya başladı. Moğulluların gelmesinin ardından tarihi eser düşmanı Timur, şehri büyük ölçüde yıktı. Ancak şu anda şehir oldukça iyi durumda pek çok renovasyon çalışması yapılmış. 1950’lerden itibaren yurtdışından araştırmacılar gelip geniş çapta kazılar ve restorasyon çalışmaları yapmışlar. Bu kazılarda Roma dükkanları, Roma Hamamı, jimlasitik salonunu ve sinagogunu ortaya çıkmış.
Ortaya çıkarılan miraslardan bir tanesi de Karun’un Hazinesi olmuş. Ve bu hazine souvenir olarak yurtdışına kaçırılmış ve bu eserler Newyork Metropolitan müzesinde sergilenmeye başlamış. 1985 yılında bir Türk gazetecinin bu hazineyi bir sergide görmesiyle birlikte ortaya çıkmış ve yasal işlemlerin ardından hazine ülkemize geri getirilmiş. Bu hazine şu an Uşak Arkeloji Müzes’inde sergileniyor.
Anadolu Piramitleri:
Anadolu’nun piramitleri tümülüs olarak adlandırılıyor. Tümülüsler’in içinde tıpkı Mısır piramitlerinde olduğu gibi kıymetli eşyaları ile gömülmüş kişilerin mezar odaları var. Tümülüsler toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklerden oluşuyor. Kaynağından emin olamadım ama Toprağı bol olsun deyiminin buradan geldiği ida ediliyor. Bence mantıklı?
Bu bölgede Bin Tepeler adı verilen Lidyalılara ait 100 adet tümülüs var. Buradaki en büyük tümlüs Alyatess’in tümülüsü. Tümülüsler ne yazık ki definecilerden nasibini almış durumda ve bugün pek çoğunun içi bomboş. Google’da tümülüs aratırsanız tarihi değerinden daha çok ‘Define nasıl bulunur? ‘Tümüslüs kapısı nasıl bulunur gibi yazılara rastalayabilirsiniz.
Tümülüsler hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz bu websitesine göz atabilirsiniz. https://sardisexpedition.org/tr/essays/latw-baughan-lydian-burial-customs
Kula Evleri
Kula tarihi evleri Osmanlı kent dokusana sahip genelde 2 katlı ahşap Türk ve Rum evlerinden oluşuyor. Aslında çok sempatik olan Kula ne yazık ki çok bakımsız kalmış ve çürümeye yüz tutmuş durumda. Şimdiye kadar bazı çabalar olmuş ama gittiğinizde ne kadar yetersiz olduğunu görünce içiniz parçalanacak. Daracık sokakları ve sıkışık ve rengarenk evleri ile aslında muhteşem olabilecek bir yer.
Bonus: Aizanoi Antik Kenti
İstanbul’dan yola çıkacaksınız Kula’ya varmadan önce mutlaka Aizanoi Antik Kenti’ne uğramalısınız.Aizanoi antik kenti Frigyalıların yerleşim yeriydi. Bugün hala kazı çalışmaları devam ediyor. Burada Anadolu’daki en iyi korunmuş Zeus Tapınağı, tiyatro, stadyum, iki hamam, dünyanın ilk ticaret borsa binası, sütunlu cadde, iki agora, gymnasium, Meter Steunene kutsal alanı, suyolları ve lahitler bulunuyor.
Bonus 2: Kütahya Porselen
Buraya kadar gelmişken Kütahya porselene uğramamak olmaz. Özelikle bir yer söylemeyeceğim ama yola girdiğinizde her yerde Kütahya Porselen göreceksiniz inanılmaz fiyatlara inanılmaz çeşitte ürün alabilirsiniz. Ben toplam 100 tl harcayıp 10 parça porselen aldım!