Avustralya, kişi başına düşen milli gelir seviyesi bakımından dünyanın en zengin on ülkesi arasında geliyor. Hem dünyanın en izole ülkesi hem de tek başına bir kıtayı kaplıyor, bu nedenle de işgali ya da tehdit edilmesi oldukça zor. Yani bizim gibi her sabah yeni bir olayla uyanmıyorlar…
Avustralya’da sizi alışık olmadığınız tropik bir iklim, başka yerde göremeyeceğiniz hayvan türleri, doğal manzaralar ve her daim ılıman bir iklim bekliyor. Eğer İngiltere’yi seviyorsanız ama kapalı havasından şikâyetçiyseniz bu ülke tam size göre! Çünkü Avustralya İngiltere’nin güneşli bir versiyonuna benziyor. Üstelik sörf yapıp güneşlenebileceğiniz bir versiyonuna! Bu benzerlik nereden geliyor derseniz kısaca Avustralya’nın tarihine bakalım!
Photo credit:theadvocate.com
Kısa Avustralya Tarihi:
Avustralya ilk olarak 1600’lü yıllarda Hollandalı kaşifler tarafından keşfedilmiş ancak o dönemde yerleşme olmamış. 17 yy’a gelindiğinde İngiliz Kaşif James Cook adaya gitmiş ve adayı Britanya topraklarına katmış. İngilizler Avustralya’ya ilk geldiğinde adada Aborjinler yaşıyormuş.
Aborjinler, Avustralya kıtasının yerli halkıydı. Aborjinler doğa ile özdeşmiş inançları ve yaşam tarzları olan, kökleri 65 bin yıl öncesine dayanan, rüyalardan geleceği yorumlayabilen, bumerangı avlanmak için kullanan ve kıyafetlerle pek arası olmayan bir topluluktu.
İngilizler, adaya ayak bastığında sayısı 350.000 civarı Aborjinlerin, tıpkı kızılderililer ve Güney Amerika yerlileri gibi salgın hastalıklarla, zorunlu göçlerle, savaşlarla, katliamlarla, kültürel parçalanmalarla sayıları hızla azalmıştır. Kalan halk zorla asimile edilerek kültürleri büyük ölçüde yok edilmiş. 1970 li yıllarda çıkarılan bir politikayla, hükümet tarafından yerli ailelerin çocukları zorla alıkoyulmuş ve bu çocuklar yatılı okullara yerleştirilmiş. Bu okullarda yerli çocukların ana dilinde konuşması yasaklanmış, okulda verilen eğitimlerle aborjin kimlikleri zorla unutturulmaya çalışılmış. Çocuklar yıllarca ailelerini hiç görmeden yaşamışlar. Daha sonra bu nesil kayıp nesil olarak adlandırılmış. (Konuya ilgi duyarsanız gazeteci Matthew Sherwood’un “Çalınmış Kuşaklar” araştırmasını okuyabilirsiniz)
Avustralya Britanya’ya bağlı bir ülke olarak uzun yıllar varlığını sürdürmüş ve 1942 yılında bağımsızlığını ilan etmiş.
Son olarak ülkenin İngiltere’ye benzerliğine bir de şu açıdan bakalım: Sydney Eye, Sydney Hyde Park, Paddington, Oxford Street, Kings Corss, Balmarol Beach, Victoria Building…Bu saydığım yerlerin hepsi Sydney’de yer alıyor, size de bir yerden tanıdık geldi mi? ?
Atatürk ve Avustralya:
Çanakkale savaşı Anzaklar için bugün hala etkisini koruyor, Avusturalya’ya ilk gittiğimizde bir turizm ofisine girdik. İçeride ‘I am from Galopoli’ (Ben Geliboluluyum) diye bir şarkı çalıyordu. Hepimizin bildiği gibi Çanakkale’ye her yıl savaşın yıldönümünde Avustralya’dan ve Yeni Zelanda’dan ziyaretçiler geliyor. Ancak üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen savaşın yerel halk üzerindeki etkisinin bu kadar fazla olacağını tahmin etmemiştik. Malum biz unutmaya alışmışız…
Photo credit:medium.com
Kimle tanışıp Türk olduğumuzu söylesek bize Atatürk’ü anlatmaya başladı. Avustralyalılar, savaşın derin yaralarının, Atatürk’ün uzlaşma ruhuyla iyileştiğine inanıyor. Canberra’da ve Sydney’de Atatürk anıtları var. Sydney’de bulunan heykelin üzerinde Atatürk’ün mektubundan şu satırlar yer alıyor:
“Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar! Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır”.
Yorumlar (1)
Pingback: Avustralya Gezisi - Glocaltips / Gezi Rehberleri Avustralya Gezi Rehberi